31 Ekim 2011 Pazartesi

O kadar zavallıyım ki… Moralim bozuk olduğunda gözlerim ıslak bir şekilde harflere, kelimelere, cümlelere sığınıyorum. Yapmayacağım diyorum. Hayır, olmaz. Yapamıyorum. Bırakamıyorum işte.  Kin yağmuru altındaki şemsiyem onlar. Dans ediyorlar kâğıtlarda. Kimi zaman melankolikçe, kimi zaman da melankolik oldukları zamanların acısını çıkarırcasına neşeli…

30 Ekim 2011 Pazar




Sen miydin güzel olan,
Yoksa hayalin miyd
i?
Ya da, dur buldum.
Sensizlikte seni aramaktı güzel olan.
Bulamamaktı.

Sisli bir gecede, ışık aramaktı.
Karanlıktan korkan bir kız gibi.
Paranoyakça ve umutsuzca…
İhtiyaçtı.

Karanlıkta ışığı görememekti.
Işıkta karanlığı değil.
Dikkatliksizdi.

Yazmak üzere kalemini eline alan bir yazarın,
Hıçkırıklara boğulup karşı duvara fırlatmasıydı belki de.
Sen yokken hiçbir şey yapmamasıydı.
Hayata devam edememesiydi.
Nasıl yapacağını bilmemesiydi.
Bilememesiydi.

Sensizlik de sendin sen de.
Seni sevmeyi meslek edindim ben.
Sensizlikte işimi daha iyi yaparken,
Sen varken yapamamaktı.

Böyleydi seni sevmek.
Hüzünlü aşk şarkılarında aklıma gelip ağlamam değil,
Hareketli şarkılarda seni düşünüp bir anda melankolikleşmemdi.
Her cisme seni hatırlamamı sağlayacak bir anlam yüklemekti.

Böyleydi seni sevmek,
Cümlelerimde zıt sözcükleri yan yana getirebilmekti.
Kalbimde, ikimizi yan yana getirebildiğim gibi...